Edit Content

Biyografi

6 Ağustos 1968’de Tekirdağ’da doğan Mustafa Şentop , Türk siyasetçi ve 24, 25, 26. Dönem Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) İstanbul, 27. Dönem AK Parti Tekirdağ milletvekili...

İletişim

 TBMM’DE 15 TEMMUZ TÖRENİ

TBMM’DE 15 TEMMUZ TÖRENİ

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un katılımıyla TBMM 15 Temmuz Şehitler Anıtı’nda, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla tören düzenlendi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı makam aracından inişinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop karşıladı. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Onur Kıtasını selamlayan Erdoğan, daha sonra tören alanına geçti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Başkanı Şentop, 15 Temmuz 2016 gecesi, Meclis bahçesindeki bombanın atıldığı alana kırmızı karanfil bıraktı. Erdoğan, ardından Şentop’tan TBMM 15 Temmuz Anıtı’na ilişkin bilgi aldı. 

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende, TBMM Camisi İmam Hatibi Kurra Hafız Mehmet Göregen Kur’an-ı Kerim okudu. Daha sonra TBMM Camisi İmam Hatibi Ahmet Yedekçi tarafından dua edildi. 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM 15 Temmuz Anıtı önünde 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında düzenlenen törende yaptığı konuşmada, sözlerine “İstiklalimizi ve istikbalimizi borçlu olduğumuz tüm şehitlerimize, özellikle de 15 Temmuz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.” diyerek başladı. 

TBMM 15 Temmuz Anıtı’nı işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zaten şu anda önünde merasim yaptığımız anıtta da kufi olarak malum Rabb’imizin buyurduğu, ‘Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Onlar diridirler ancak siz bilemezsiniz.’ hükmü yer almaktadır. Bu uğurda şehadete koşan şehitlerimize şahsım, milletim adına özellikle biz de şükranlarımızı ifade ediyoruz. Bin yıldır her karışını şehit kanlarıyla suladığımız bu toprakların vatanımız haline gelmesi ve kalması için verdiğimiz mücadelelerde yer alan gazilerimizi minnetle yad ediyorum.” diye konuştu. 

Erdoğan, 15 Temmuz 2016 gecesinde, Türkiye’ye saldıran FETÖ’cü hainlerin TBMM’yi özellikle hedef almasının, rastgele bir tercih olmadığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu: 

“Bu Meclis, masa başında değil savaş meydanında kurulmuş bir Meclistir. Bu Meclis, sadece düşmanla değil ihanetle de mücadele ederek zafere yürümüş bir Meclistir. Bu Meclis, ülkemizi her sıkıntılı dönemin ardından milletimizin umudu olarak yeniden ayağa kaldıran Meclistir. Bu Meclis, Polatlı’dan top sesleri gelirken de tepesine bombalar yağdırılırken de azimle milletin hizmetinde olmayı sürdürmüş Meclistir. Bu Meclis, mayası bağımsızlık ateşiyle yoğrulmuş bir Meclistir. Bu Meclis, tarihe gömülmek istenen 700 yıllık bir cihan devletinden genç bir Cumhuriyet çıkartarak, milletimizin ayağına takılmaya çalışılan prangayı kırıp atan Meclistir.” 

Böyle bir Meclis’in 10 yılı aşkın süre mensubu olarak görev yapmaktan şeref duyduğunu belirten Erdoğan, “Milletin seçtiği Cumhurbaşkanı olarak, bu Mecliste yemin ederek göreve başlamış olmaktan şeref duyuyorum. Türkiye’nin en büyük yönetim reformunu bu Meclisle birlikte yürütmüş olmaktan şeref duyuyorum. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak 17 yılı aşkın süredir bu Meclisle birlikte milletime hizmet etmekten şeref duyuyorum. Milli iradenin üstünlüğünü tesis etmek ve korumak için kimi zaman vesayete, kimi zaman darbecilere, kimi zaman teröristlere, kimi zaman küresel güçlere karşı bu Mecliste omuz omuza mücadele vermiş olmaktan şeref duyuyorum.” ifadelerini kullandı. 

Dünyada, gazi unvanını bu kadar hak eden ve bu kadar hakkıyla taşıyan başka bir Meclis bilmediğini vurgulayan Erdoğan, “Dünyada, Meclisine bu kadar sahip çıkan ve gerektiğinde gövdesini ona siper eden bir başka millet de bilmiyorum. Rabb’ime, bana böyle bir milletin ferdi olma şerefini bahşettiği için hamd ediyorum.” dedi. 

Erdoğan, 15 Temmuz gecesi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Özel Harekat Başkanlığı, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü ile Meclis binasına bomba yağdıran darbecilerin, ne yaptıklarını gayet iyi bildiğini dile getirdi. 

15 Temmuz gecesi, tankları ve zırhlı araçlarıyla Ankara’nın, İstanbul’un caddelerinde önlerine gelen herkesi ezip geçerek ilerleyen darbecilerin, yaptıkları işin gayet şuurunda olduklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi: 

“15 Temmuz gecesi, devletin vatanı korumak üzere namuslarına emanet ettiği silahları millete çeviren darbeciler, o tetiklere taammüden dokunuyor, bilerek kan döküyor, can alıyorlardı. Eğer güçleri yetseydi, bu Meclisi taş üstünde taş bırakmayacak şekilde yıkmaktan çekinmeyeceklerinden emin olunuz. Eğer güçleri yetseydi, ülkenin Cumhurbaşkanı başta olmak üzere seçilmiş tüm yöneticilerini katletmekten çekinmeyeceklerine emin olunuz. Eğer güçleri yetseydi, kendileri gibi düşünmeyen milletimizin her bir ferdine hayatı zehir etmekten çekinmeyeceklerine emin olunuz. Eğer güçleri yetseydi, uğruna nice fedakarlıklar yaptığımız bin yıllık vatanımızı müstevlilere bırakmakta tereddüt etmeyeceklerinden emin olunuz. Eğer güçleri yetseydi, Türk milletini Anadolu’dan ve Avrupa’dan kazıyıp atmak, İslam’ın tüm izlerini bu topraklardan silmek isteyenlerin bayram edeceğinden emin olunuz. Hamdolsun, Allah’ın yardımı ve milletimizin direnişi sayesinde güçleri yetmedi ve darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.” 

15 Temmuz’un, asla sıradan bir darbe girişimi olmadığının altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: 

“Arkasında çok büyük hesapların olduğu, gerçekleştiğinde ülke ve millet olarak bambaşka mecralara sürükleneceğimiz tarihi bir kırılma noktasıdır. Açık söylüyorum, Malazgirt’te ne olmuşsa 15 Temmuz’da o olmuştur. Kosova’da, Niğbolu’da ne olmuşsa 15 Temmuz’da o olmuştur. İstanbul’un fethinde ne olmuşsa 15 Temmuz’da o olmuştur. Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde ne olmuşsa 15 Temmuz’da o olmuştur. Cumhuriyet tarihi boyunca neredeyse kesintisiz verdiğimiz terörle mücadelede ne olmuşsa 15 Temmuz’da o olmuştur. Velhasıl 15 Temmuz, bu topraklarda yaşadığımız asırlar boyunca verdiğimiz varlık yokluk mücadeleleri zincirinin en son halkasıdır. Her kim 15 Temmuz’u küçümsemeye, önemsizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya, karikatürleştirmeye çalışıyorsa bilin ki, amacı işte bu derin tarihi anlamı gölgelemek, gözlerden kaçırmaktır. 

Dünyada, milletleri millet yapan ve asırlar boyunca etrafında bir arada tutunulmasını sağlayan destanlara baktığımızda, çoğunun konu ve hacim olarak 15 Temmuz’un gerisinde olduğunu görürüz. Buna karşılık, cihan savaşları gibi gerçekten çok büyük katliamların, acıların yaşandığı hadiselerden ise herhangi bir destan çıkmamıştır. Bazen tek bir kahraman koskoca bir milletin kaderini değiştirir. 15 Temmuz’da, ülkemizin dört bir yanında milyonlarca kahraman ortaya çıkmış ve kendileriyle birlikte tüm milletin geleceğine damga vurmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisimiz ve o gece burada darbecilere duruşları ve sesleriyle meydan okuyan milletvekillerimiz dahi tek başına 15 Temmuz’u tarihimizin en önemli destanlarından biri yapmaya yeterlidir.” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkelerin ve milletlerin tarihi dönüm noktalarını anlamak için, bu tür hadiselerin öncesiyle sonrasını mukayese etmek gerektiğini ifade etti. 

Türkiye’nin, 15 Temmuz öncesi, FETÖ’cülerin bürokrasideki, medyadaki, sivil toplum kuruluşlarındaki, iş dünyasındaki, siyasetteki mensupları vasıtasıyla yaptığı herhangi bir hamlenin adeta sonu felçle sonuçlanan bir ülke durumunda olduğunu belirten Erdoğan, “Çoğu defa, yaşadığımız durumun sebebini özellikle bilmeden çok enerji sarf ediyor, az netice elde ederek hedeflerimize doğru yol almaya çalışıyorduk. Elbette bir noktadan sonra, ülkemizin karşılaştığı sıkıntıların gerisinde bu örgütün silüetini görmeye başladık. Ama, örgütün sinsi yapısı sebebiyle, tespitlerimizi somutlaştırmakta ve etkili tedbir almakta zorlanıyorduk.” diye konuştu. 

Örgütün kendini pervasızca ilk belli ettiği yerin 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi olduğunu ifade eden Erdoğan, bu tarihten itibaren FETÖ’nün saldırıları ve ihanetlerinin arttığını kaydetti. 

FETÖ’nün asıl büyük hamlesinin ise 15 Temmuz’da geldiğini anımsatan Erdoğan, “Yüce Meclis, o gece, milletimizin iman dolu göğsünün çelikleşmiş serhattı olarak görev yaparak, darbecilerin bozgununu hızlandırmıştır. 15 Temmuz’da deşifre olan FETÖ hücrelerinin hızla tasfiyesiyle, Türkiye, her alanda yepyeni ufuklara kavuşmuş, yepyeni hamleler içine girmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, uzun yıllardır icrası için bir türlü harekete geçiremediğimiz operasyonlarını ardı ardına yapmaya başlamıştır. Bürokrasiden iş dünyasına kadar her yerde insanlarımız özgüvenle yönlerini geleceğe çevirmişlerdir. ” değerlendirmesini yaptı. 

TBMM’nin de çıkardığı kanunlarla ülkenin reform gündemine çok önemli katkılarda bulunduğunu dile getiren Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi, tarihimizin en büyük yönetim reformunu hayata geçirmek bu Meclise nasip olmuştur. 15 Temmuz’un adeta perçinlediği birlik ve beraberliğimizin en önemli tezahürünü Türkiye Büyük Millet Meclisimizin çalışmalarında görmek mümkündür. Milli iradenin tecelligahı olan Meclisimiz, aynı zamanda bir olma, iri olma, diri olma, kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma irademizin de zirvesidir. İşte onun için ‘tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet’ dedik ve yolumuza böyle yürüdük.” dedi. 

“Hep birlikte ‘Önce Türkiye’ dediğimiz sürece, bu Meclisin çatısı altındaki görüş ayrılıklarının, tartışmaların, müzakerelerin hepsi de makbulümüzdür, hatta zenginlik kaynağımızdır.” diyen Erdoğan, ” TBMM, ülkemizdeki 83 milyon vatandaşımızla birlikte, bölgemizdeki ve dünyadaki yüz milyonlarca kardeşimizin de umut kapısıdır. Aldığımız her karar, sarf ettiğimiz her söz, sergilediğimiz her duruş, çarpan etkisiyle dalga dalga geniş bir coğrafyaya yayılmaktadır. Meclisiyle, Cumhurbaşkanlığıyla, diplomasisiyle, ordusuyla, altyapısıyla hem kendimiz hem tüm dostlarımız için çok daha güçlü ve kararlı şekilde yolumuza devam ediyoruz.” şeklinde konuştu. 

“Dünyada kartların yeniden karıldığı, sancılı olduğu kadar kritik bir döneme girmiş bulunuyoruz.” diyen Erdoğan, şunları kaydetti: 

“Türkiye; gerek coğrafi ve stratejik konumu, gerekse kültürel ve tarihi birikimiyle bu sürecin tam merkezinde yer alıyor. Üç kıtanın kavşağında bulunan bir ülke olarak, bu değişim sürecini başarıyla yönetmek mecburiyetindeyiz. Sadece kendimiz için değil, tüm komşularımız, yüz milyonlarca kardeşlerimiz için güçlü olmak, sağlam durmak zorundayız. 

Hiç kimsenin bizi hedeflerimizden koparmasına, büyük ve güçlü Türkiye idealimizden vazgeçirmesine müsaade edemeyiz. Kimin adına ve ne sebeple olursa olsun hiçbir gücün demokrasimizin ayaklarına yeni prangalar vurmasına göz yumamayız. Merhum Mehmet Akif’in dediği gibi; tarih ancak ibret almayanlar, hatalarından ders çıkarmayanlar için tekerrür eder. Milletin emanetini taşıyan siyasetçiler olarak bizlerin de tarihten ders alarak istikbalimizi inşa etmemiz gerekiyor. Özellikle koronavirüs salgını sonrası yeniden şekilleneceği anlaşılan yeni dünya düzeninde hak ettiğimiz yeri muhakkak almalıyız. 

Ülkemiz geçmişte, önüne çıkan pek çok fırsatı maalesef değerlendirememiş; kavgalar, kısır ideolojik çekişmeler sebebiyle enerjisini heba etmiştir. Neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler ve antidemokratik müdahaleler, Türkiye’yi ikinci sınıf demokrasiye, dışa bağımlı bir ekonomiye mahkum etmiştir. Türkiye enerjisini boş tartışmalarla harcarken, yarışa, benzer şartlarda başladığı birçok devlet kalkınma yolculuğunda ülkemize maalesef fark atmıştır. Son 18 yılda demokrasiden ekonomiye, savunmadan terörle mücadeleye, sağlıktan tarım, turizm, ulaşıma kadar her alanda yakalanan tarihi başarının gerisinde, bu yanlışa düşmemekte gösterdiğimiz kararlılık vardır. Yalan, istismar ve gerilim siyasetini kapımıza asla yaklaştırmadık, yaklaştırmıyoruz ve yaklaştırmayacağız. Milletin gündemini iftira ve yalanlarla zehirleyen şeref ve edep fukaralarına rağmen, vakarımızdan bir an olsun taviz vermedik, vermeyeceğiz. Etnik, dini ve mezhebi farklılıklar üzerinden milletimizin bölünmesine, parçalanmasına müsaade etmedik, etmeyeceğiz. İnsanımızı birbirine düşürmeye çalışanlara inat, hep 83 milyonun kardeşliğini, kader ortaklığını savunduk, savunacağız. Vesayetin gölgesine sığınmak yerine milletin sinesine sığınmayı tercih ettik.” 

“Bizim nazarımızda hiçbir şey Türkiye’nin istiklalinden, vatanımızın istikbalinden, milletimizin birlik ve beraberliğinden daha kıymetli değildir.” ifadesini kullanan Erdoğan, söz konusu vatan ve milletse gerisinin teferruat olduğunu belirtti. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kefenimizi giyerek çıktığımız bu kutlu yolculukta, milli iradenin üstünde bir güç, millete hizmetkarlıktan daha büyük bir paye tanımıyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı samimiyetle mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi. 

Şimdiye kadar olduğu gibi ayrıştırmanın değil kucaklaştırmanın; kavganın değil barışın tarafında yer alacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sokak terörüyle, şiddetle, baskıyla Türk siyasetini esir almaya heveslenenleri, inşallah hep birlikte hüsrana uğratacağız. Kendi ikbal ve çıkarları için Türkiye’yi ateşe atmaya hazır muhterislere inat; 15 Temmuz gecesi olduğu gibi gerektiğinde milletimizle sırt sırta verip, vatanımızı, demokrasimizi, bağımsızlığımızı savunmaya devam edeceğiz.” diye konuştu. 

15 Temmuz’un 4. yıl dönümünde, o büyük destanın seneyi devriyesinde samimi bir çağrıda bulunmak istediğini ifade eden Erdoğan, “Yüce Meclisin çatısı altında görev yapan, kalbi millet ve memleket sevdasıyla dolu herkesi büyük ve güçlü Türkiye davamıza destek olmaya davet ediyorum. Gelin, şehitlerimizin emanetine hep beraber sahip çıkalım. Gelin, bu ülkeyi 2023 hedeflerine birlikte ulaştıralım. Gelin, 2053 ve 2071 vizyonumuzu beraber inşa edelim. Gelin, Türkiye’yi aydınlık yarınlara hep birlikte taşıyalım. Bunu başardığımızda, Allah’ın izniyle, ülkemizin önünü kesebilecek, milletimizi hedeflerine ulaşmaktan alıkoyacak hiçbir engel yoktur.” değerlendirmesini yaptı. 

TBMM Başkanı Mustafa Şentop da konuşmasında, Türkiye’ye yönelik en kanlı ve hain teşebbüslerden biri olan, milletin kararlılığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dirayetli liderliğiyle mağlup edilen 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişiminin 4. yılında, millete kasteden hain çetenin hedef aldığı Gazi Meclis’te bir araya gelindiğini ifade etti. 

Bu alçakça teşebbüsün mağlup edilmesi için canlarını feda eden şehitlere rahmet dileyen TBMM Başkanı Şentop, o gece yaralanan gazilere sıhhat ve hayırlı uzun ömür dileklerini iletti. 

Meclis Başkanı Şentop, “Milletimiz o gecenin kahramanlarını gönlünün ve zihninin en mutena yerine bir ibret vesikası, bir pusula olarak nakşetmiştir.” diye konuştu. 

Aziz milletin mazisinin, çetin imtihanlardan geçmek ve ecnebi tasallutu ile bir avuç hainin tertibi arasında yoğrulmak olduğunu vurgulayan Mustafa Şentop, “Evvela ve ehemmiyetle ifade etmeliyim ki biz, bir matem töreni, gidenlerin ardından ağıt yakmak için burada değiliz. Burada bir araya gelişimizin gayesi ve manası, 15 Temmuz ihanetine geçit vermeyen kararlılığın hala diri, o asil mukavemet ruhunun el’an cari olduğunu ilan etmektir.” dedi. 

Cemiyetleri kahramanların ilerlettiğine, milleti şehitler ve feda hissiyle öne atılanların yükselttiğine işaret eden Şentop, “Dolayısıyla buradaki toplantımız cemiyetin kahramanlarına, milletin şehitlerine borcunu ödeme, bunu da bıraktıkları asil mirası üstlenerek yapma gayesine matuftur.” ifadesini kullandı. 

TBMM Başkanı Şentop, arkasında bulunan 15 Temmuz Şehitler Anıtı’nı işaret ederek, o gece vatanı istila, iradesi esir edilmesin diye meydanlara akarak kökü dışarda bir ihanet şebekesinin yaktığı zulüm ateşini kanlarıyla söndüren kahramanların aziz hatırasına dikildiğini ifade etti. 

Bu anıtın, 100 yıl önce vatanın her bir köşesinden verilen destekle açılmış olan TBMM bahçesinde yükselmesinin boşuna olmadığını vurgulayan Şentop, bunun iki esaslı sebebi bulunduğunu anlattı. 

Meclis Başkanı Mustafa Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Evvela 100. yılını iftiharla kutladığımız bu yüce Meclis milli mücadelenin karargahlığını yapmış ve ‘Gazi’lik unvanını her zerresiyle hak etmiş bir milli merkezdir. İkincisi 15 Temmuz gecesi, iş birlikçi kimlikleriyle en net bir şekilde ortaya çıkan ihanet çetesinin ana hedeflerinden birisi de Milli Mücadelenin karargahı ve milli iradenin tecelligahı olan bu yüce Meclis olmuştur. Buraya saldırmışlardır çünkü düşman tasallutunun içimize sızdırdığı bu ihanet taifesi zannetmiştir ki, düşman toplarının sesi Polatlı’dan gelirken bile direnmeyi teslimiyete tercih eden bu milli merkez düşürülürse, Türkiye’nin diz çökmesi kolay olacaktır. Fakat öyle olmadı ve hainin hesabı tutmadı. O gece bu yüce Meclis’te az ilerde Genelkurmay kavşağında millet direnirken, az yukarıda Emniyet Genel Müdürlüğü önünde Emniyet güçlerimiz ve vatandaşlarımız hainlere geçit vermezken, Gazi Meclisin şerefli mensupları bombaların altında milli iradeyi kahramanca savunmuşlardır.” 

Şentop, o gece Meclis’te ve illerinde, bu ihanete karşı vekaletini taşıdıkları milletle elele direnen, başta dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman olmak üzere tüm milletvekillerini yürekten kutladı, milletin kendilerini daima hayırla yad edeceğini söyledi. 

Mustafa Şentop, dönemin başbakanı, eski Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ı da o geceki dirayetli tavrından dolayı şükranla andı. 

TBMM Başkanı Şentop, böyle önemli bir günde “Ne olmuştur da yıllar yılı cemiyetimizin ve devletimizin her köşesine sızan hain terör örgütü FETÖ, 15 Temmuz’daki kanlı ve alçak darbe teşebbüsüne başvurmuş, daha doğrusu bu çetenin efendileri onu harekete geçirmiştir?” sorusunun yöneltilmesi gerektiğini vurguladı. 

Meclis Başkanı Şentop, şunları kaydetti: 

“15 Temmuz hain darbe girişiminin temel sebebi Türkiye’nin dünyada söz söylemesini mümkün kılacak, mevcut küresel sistemin adaletsizliklerine itiraz edecek bir güç haline gelmeye başlamasıdır. Ekonomide, savunma sanayinde, bağımsız enerjiye ulaşma çabalarında, eğitimde, sağlıkta, dış politikada ve daha birçok alanda Türkiye’nin giderek güçlenmesi, 15 Temmuz darbe girişiminin asıl sebebidir. 27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a kadar bütün darbelerin gayesi ve ana hareket noktası Türkiye’nin bir güç olarak öne çıkmasını, bağımsız politikalar geliştirmesini, küresel paylaşımın nesnesi olmaktan çıkıp ana aktörlerden birisi olmasını engellemektir.”